FİLM TAVSİYESİ

                     2019 yapımı aksiyon/ bilimkurgu türünde bir film olan Alita kurgusu ve efektleriyle sinemada izlenecek en güzel filmlerden biriydi kesinlikle. Karantina günlerinde de bol bol aksiyon filmi izlemenizi öneriyorum çünkü evde yeterince sıkılıyoruz. Bu filmler biraz olsun iyi geliyor diye düşünüyorum. 

              Film hakkındaki şunlardan bahsetmek isterim. Çok garip bir gelecekte gözlerini açan Alita cyborg gibi bir robottur. Bir insan değildir. Uçan şehirlerin olduğu bir dünya ama herkes bu uçan şehirlerde yaşayamıyor. Yeryüzünde uçan şehirlerin çöpleri arasında yaşayanlar da var. Alita'da bu çöplükte Ido isimli bir doktor tarafından bulunup tamir ediliyor. Ido, Alita'yı kendi kızı yerine koyuyor adeta. Alita ise kendine dair hiçbir şey hatırlamayan iyi bir savaşçıdır aslında. Gücünü yavaş yaaş keşfetmeye başlamasını ve uçan şehirle mücadelesini izlemek oldukça zevkliydi. Film arka planda aslında sınıfsal farklılıkları ve dışlanmışlıkları aynı zamanda yaşanan güzel ve kötü hayatları ele alıyor. Filmin sonunda ikinci filminde geleceği belli oldu zaten. Heyecanla diğer filmi bekliyoruz. Sizde ailece bu filmi izleyebilirsiniz. Ruh halinizi değiştirecek bir film olduğuna eminim. İyi seyirler şimdiden. 

                   Farklı bir tarzda kitap okumak istiyordum ve bu kitabı keşfettim. Kitap bir stand up gösterisini anlattığı için ilgimi çekti. Nasıl stand up anlatan bir kitap olabilir ki diye düşündüm. Açıkçası kitabın adı da ilgimi çekti. Sonuç olarak indirim kuponum olduğu için D&R dan 5 liraya aldım. Siren Yayıncılık çıkarmış ve kapak tasarımı çok güzel. Dili anlaşılır. Toplam 215 sayfa sürüyor. 

             Dediğim gibi ilginç bir konuyu ele aldığını düşünerek aldığım kitabı çok da başarılı bulamadım. Bir adamın sahneye çıkmasıyla başlıyor kitap. Adamımız tahmin edebileceğiniz gibi stand up yaparak hayatını geçiren biri. Ancak kitap aslında komik olsun diye yazılmamış. Stand up yapan karakterimizin hayatındaki acıları anlattığı ve belki de ilk defa herkesi güldürmeyi amaçlamadığı bir gösteriyi anlatıyor. Bazı espriler gerçekten iyi olsa da çok kötü, komik olmayan espriler de vardı. Ayrıca kendinizi gerçekten gülmeye gelen ama gülemeyen o müşteriler gibi hissediyorsunuz. Hayat hikayesini merak etmiyor değilsiniz ama o kadar uzatılmış ki ben gereksiz buldum. Konu olarak ilginç ve muhtemelen seven insanlar da olacaktır. Adamın hikayesine üzülsem de kitabı çok sevemedim. Bence bekleneni yakalayamamış yazar. 

                                

          Stefan Zwig tarafından yazılmış, beş öyküden oluşan bir kitaptır. Ancak birden fazla yayınevi tarafından basıldığı için içinde beş öykünün olmadığı kitaplar da mevcut. Benim elimde Bilgi Yayınevi'nin kitabı mevcut. Bu kitapta tek öykü var: Ay ışığı sokağı. Oldukça ince bir yerden bir yere giderken okunabilecek bir kitap. Fazla mekan yok ve fazla olay da yok. Bu anlamda oldukça yüzeysel bir kitap. Bir şeylerin omasını bekliyorsunuz ama olmuyor. Hikaye mutlu sonla da bitmiyor. Lakin okuması keyif verici. Arada çok güzel sözler içeren cümleler var. Bence yazar olayın derinliğini çok anlatarak değil kelimelerin içine saklayarak yansıtmış. İnanılmaz bir şekilde nasıl bitecek diye de merak edeceğiniz bir hikaye. 

          Olay gemisi geciktiği için Almanya trenini kaçıran ve geceyi Fransa'nın küçük bir liman kentinde geçirmek zorunda olan adamın bir gecelik hikayesini anlatıyor. Olay örgüsü sınırlı olsa da o kadar hoş betimlemeler var ki her şeyi yazarla birlikte siz de görüyorsunuz. Zamanınızı almayacak ama okuduğunuza mutlu olacağınız bir kitap olduğunu düşünüyorum. İş Bankası Kültür yayınlarının çıkardığı Zweig kitapları oldukça güzel. Üstelik ucuz kitaplar. Mutlaka okuyun diyeceğim hikayelerden biri oldu. Size de keyifli okumalar...

                  Yaşımız kaç olursa olsun animasyon izliyoruz. Bazen film izlemekten bile daha keyifli oluyor. Üstelik evde ailece oturduğumuz için animasyon izlemek daha uygun olabilir. Küçük kardeşleriniz, ya da bebekleriniz varsa açın bu animasyonu hep beraber izleyin derim. Evden mümkün olduğunca çıkmayalım lütfen. Bizler film izleyip sizlere öneriyoruz. Sizlerde bize yorumlarla film önerebilirsiniz.

            Filmden kısaca bahsedelim. Bir bilim insanı öyle bir makine üretiyor ki bu makine kendi kendine işe yarayacağını düşündüğü farklı makineleri çok hızlı şekilde üretebiliyor. Ancak siyasiler bu makineyi tabi ki savaş için kullanıyorlar. Sonra bir şekilde robotlarla insanlar arasında savaş çıkıyor ve insanlık yok oluyor. Ancak aynı bilim insanımız insanlık yok olmadan önce bir şey yapmış. Aslında bir şey değil dokuz küçük şey. Dokuz tane oyuncak bebek. Eee oyuncak bebek yaptıysa ne olacak demeyin. Bu dokuz küçük oyuncak bebeğimiz de robotlara düşman. Bakalım bu oyuncak bebekler neler yapacak? 

            Film dokuzuncu bebeğin uyanışı ile başlıyor. Bebeklerin nasıl canlandığı ve başlarına gelenler film içerisinde çok heyecanlı şekilde aktarılmış. Bir animasyon olmasına rağmen içinde her şey var. Aksiyon, bilimkurgu, macera.... Bir bilim kurgu filmini animasyona çevirmişler havasında. Ailece izleyin derim. Hem beraber vakit geçirmenin en güzel yollarından biri. Şimdiden iyi seyirler. :)

          Film aslında bir kitap serisinin sinemaya aktarılmış halidir. Serinin ilk filmi Labirent: Ölümcül Kaçış adıyla vizyona girdi. Kıyamet sonrası distopik bir dünyada geçiyor olaylar. İlk filmde Thomas adlı bir genç yukarı doğru çıkan bir asansörde gözlerini açar. Asansör durduğunda ise kendisiyle hemen hemen aynı yaşlarda olan bir sürü genç ile karşılaşır. Gençler Kayran adını verdikleri bir yerde işbölümü içinde yaşamaktadırlar. Aslında burada bir komün toplum oluşturmuşlardır. Kayran'ın etrafı devasa taş duvarlarla çevrilidir. Taş duvarların arkası ise bir labirenttir ve Kayran aslında labirentin tam orta noktasıdır. Thomas da diğer gençler gibi buraya nasıl ve neden geldiğini hatırlamamaktadır. Ancak buraya ait olmadıklarını bilmektedir ve labirenti çözmek ister.

          Labirente her gün girip öğrenmeye çalışan koşucu Mino, labirentin kapısı kapanmadan yetişemeyince Thomas içeri dalar ve asıl olaylar da buradan sonra başlar. Thomas'ın gelmesi Kayran'daki tüm kuralları değiştirmiştir. Aslında bu labirent bir deneydir ve çocuklar da deneklerdir. Acaba labirentten nasıl çıkacaklardır?  Filmin sonu ikinci filmin geleceğinin de habercisi oldu. Ancak film gerçekten çok heyecanlı. Aksiyon tarzında çekilen son zamanlarda izlediğim en iyi filmlerden biriydi. Evden çıkamadığımız bu günlerde bu tarz filmler izlemek biraz da olsa sıkıntımızı önleyecektir. Filmi kesinlikle tavsiye ediyorum. 

          Sahneler çok başarılıydı, olay örgüsü zaten çok iyi, oyunculuklar da çok güzeldi. Ailece de izleyebileceğiniz bir film. Şimdiye kadar üç filmi çıktı. Henüz son filmi gelmedi. Ancak onu da heyecanla bekleyeceksiniz izledikten sonra. Bir ve üçüncü filmler çok başarılıydı. İkinci filmde de gerçekten heyecanlı sahneler olsa da ilk film kadar heyecanlı değildi. Ancak olay akışını anlamak için hepsini izleyin. Şimdiden keyifli seyirler. 

TAAŞŞUK-I TALAT VE FİTNAT

     Hepimizin edebiyat dersinde bir kere adını duyduğu ama çoğumuzun da okumadığı kitaplardan biri.  Tanzimat döneminde yazılan bir aşk hikayesi. Kitap İş Bankası Kültür Yayınları tarafından günümüz Türkçesiyle basılmış. İş Bankası pek çok eseri günümüz Türkçesine çevirdi ve yeniden kapak tasarımı yaptı. Hepsini gerçekten çok beğendim ben. Bu kitapta incecik bir günde okuyabileceğiniz bir kitap. Kitabı okurken Leyla ile Mecnun ya da Ferhat ile Şirin okuyor gibi hissettim. Ama Şemsettin Sami biraz daha farklı bir dille anlatmış 

   

     Aslında Talat ve Fitnat'ın aşk hikayesini anlatıyor olsa da yazıldığı dönem gereği bazı toplumsal sorunları da eleştiriyor. Birbirini ilk gördüğü anda aşık olan Talat ve Fitnat'ın kavuşmaya çalışmalarının hikayesinin yanında dönemin kadın erkek ilişkilerinden de bahsedilmiş. Görücü usulü evliliklerin yanlışlığı ve birbirini tanımayan insanların evliliğinin nasıl sonuçları olacağını göstermiş. 

     Kitapta konuşma dili ve şivelerin korunması okumayı daha eğlenceli hale getirmiş bence. Okurken sonunda ne olacağını tahmin edebiliyorsunuz ancak sonucun neden o şekilde olduğu beni aşırı şaşırttı. Nasıl ya olamaz böyle bir şey? Umarım sizinde hoşunuza gider. Mümkün olduğunca evden çıkmayalım ve boş oturmak yerine de kitap okuyalım. Keyifli okumalar, sağlıklı günler. :)